Alzheimer hastalığı demans ile ortaya çıkan hastalıkların en yaygın grubunu oluşturmaktadır.
Dünya nüfusu ve paralelinde Türkiye nüfusu hızla yaşlanmaktadır. Bütün dünyada özellikle de sosyoekonomik seviyesi yüksek ülkelerde yaşam beklentisi artmakta ve bu durum nüfustaki yaşlı birey oranını artırmaktadır. Yaşla birlikte artan kronik hastalık risk faktörleri çok sayıda kronik hastalığın da armasına neden olmaktadır. Değişik seviyedeki sağlık hizmetlerinin işbirliği içinde bu kronik hastalık risk faktörleri ve kronik hastalıklarla mücadele işbirliği yapması sağlıklı yaş alma için şarttır. Yaşam kalitesini etkileyen, birey ve toplum sağlığında çok önemli etkilisi olan kronik hastalıklardan biri de Alzheimer hastalığıdır. Şu anda, dünya genelinde 40 milyona yakın Alzheimer hastası olduğunu bilinirken, 2050 yılında bu sayının 115.4 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. En yüksek artış orta ve düşük gelirli ülkelerde görülmektedir. Türkiye'de ise şu anda 600 bin ile 1 milyon arası hasta bulunduğuna ait bir tahmin yürütülürken, 2050 yılında dünyada 4. en fazla Alzheimer hastasına sahip ülke olacağı düşünülmektedir. 2015 yılında demansın dünya genelinde gider karşılığı 818 milyon dolar olup 2018 yılında 1 trilyon dolara, 2030 yılında ise 2 trilyon dolara çıkması beklenmektedir.
Alzheimer Hastalığı beynin neredeyse tümünü etkileyen, ilerleyici bir ileri yaş hastalığıdır. Tüm dünya nüfusu açısından sıklığına ve yaygınlığına bakıldığında genel topluma etkisi açısından önemli bir halk sağlığı sorunu gibi görünmektedir. Alzheimer hastalığı öncelikle bellek olmak üzere, tüm bilişsel fonksiyonları olumsuz etkiler ve bu olumsuz etkileri zamanla artar. İlerleyen yaşla birlikte, Alzheimer hastalığının görülme sıklığı artar ancak Alzheimer hastalığı, normal yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu da değildir. Normal yaşlanma sürecinde beyinde yapısal bir takım değişiklikler olur ama bilişsel/zihinsel yetilerde belirgin bir kayıp söz konusu değildir. Alzheimer hastalığında ise, belirgin şekilde “yeni bilgileri öğrenme güçlüğü” vardır. Bunun yanısıra hastaların hemen hemen hepsi, zaman içinde, karar vermede güçlük, kelime bulma güçlüğü, aritmetik işlemlerde güçlük, kişilik ve davranış değişiklikleri, kaybolmalar, eskiden kolaylıkla yapabildiği işlevleri yapma güçlüğü gibi diğer bilişsel aktivite bozukluklarını da beraberinde göstermeye başlar. Burada nedene ilişkin sorumluluk tüm bu bilişsel fonksiyonları yöneten beyin dokusunun hasarıdır. Bu hasarı oluşturan nedenlerin bir kısmı genetik- dejeneratif yapıda iken önemli bir kısmı da hipertansiyon, diyabet, kan yağlarında yükseklik gibi faktörlere, özellikle de bu faktörlerin birlikte bulunmasıyla ortaya çıkmaktadır. Hastalık ileri yaş dışında, bazı risklere sahip kişilerde görülme olasılığı çok daha yüksektir. Erkeklere göre daha uzun ömürlü oldukları için kadınlarda, depresyon geçirenlerde, kalp hastalığı ve şeker hastalığı olanlarda, beyin travmaları geçirenlerde, düşük eğitim düzeyi bulunan kişilerde daha sık olarak görülür.
Günümüzde Alzheimer hastalığına ait nedenler hastalık öncesi dönemde bazı yöntemler ile saptanabilmesi yönünde çalışmalar sürdürülmektedir. Hastalık evreleri şu şekilde tanımlanmaktadır.
Evre 1: Dışarıdan normal (Klinik öncesi)
Evre 2: Çok hafif bozukluk
Evre 3: Hafif bozukluk
Evre 4: Orta dereceli bozukluk
Evre 5: Orta ciddi bozukluk
Evre 6: Ciddi bozukluk
Evre 7: Çok ciddi bozukluk
Klinik öncesi Alzheimer hastalığı; hastalığın belirtilerinin çok öncesinde olan ve biyobelirteçler ile saptanabilen döneme verilen isimdir. Hafif kognitif bozukluk (HKB) ; hastada kendi ve yakını tarafından farkedilen unutkanlık yakınması olması, bellek ya da bellek dışı entellektüel alanlardan birinde kayıp olması (beceri, lisan gibi...), bununla beraber günlük hayatına sorunsuz devam etmesi olarak tanımlanır. Bu kişilerin daha sonraki yıllarda belirgin demans geliştirme riski % 15 dir. Bazı araştırmacılar bu dönemi çok hafif kognitif bozukluk ve hafif kognitif bozukluk olarak ikiye de ayırabilmektedirler. Alzheimer Demans; hastalık belirti ve bulgularının net olarak fark edildiği döneme verilen isimdir.
a) Erken-orta dönem; Hafif unutkanlık, kelimeleri hatırlayamama ve yeni şeyler öğrenememe, yorgunluk, sosyal hayattan çekilme, depresyon gibi belirtiler ile başlar.
b) Ciddi Orta dönem: Hastanın günlük yaşam aktiviteleri gözle görülür şekilde bozulur. Yemek yapamaz, çatal kaşık kullanamaz, elbiselerini çıkarıp giyemez, tuvalet ve kişisel temizliğini yapamaz ve aksatır, evin ve evin içindeki odaların yolunu bulamaz. Huzursuzluk ve öfke, kaybolmalar, motor yetilerde bozulma, sosyal ilişkilerin bozulması ve paranoya bu evrede sıklıkla görülür.
c) İleri ve ciddi ileri dönem: Bu evrede hastanın yaşamı için tam bağımlı hale gelmesi ile karakterizedir. Her hastanın bir hasta bakım vereni vardır. Fiziksel problemler sıklıkla yaşanır. Mesane ve bağırsak kontrolünde, konuşma ya da basit emirlere uymada bozulma, hayal görme, duygusal bozukluk, farkındalık halinin kaybı ve sürekli dolanıp durmalara rastlanılabilir. Bu süreç; hastadan çok, bakımını üstlenen kişilerin problem yaşadığı evre olarak bilinir. Bu evrenin devam ettiği çok ciddi evrede hasta yatağa bağımlıdır. Alzheimer Hastalığı tanısını kesin koyduracak bir test yoktur.
Alzheimer hastalığı tanısı için nörolojik muayene, kan testleri, zihinsel testler, beyin görüntülemesi yapılmalıdır. Bazı durumlarda ise; EEG, SPECT, lomber ponksiyon gerekebilir.
Alzheimer hastalığının kesin tedavisi henüz olmamakla birlikte süreci yavaşlatmak ve bazı belirtilerin şiddetini azaltmak mümkündür. Semptomları tedavi etmeye yardımcı olabilecek ilaç ve ilaç dışı seçenekler vardır. Araştırmacılar, altta yatan hastalığı tedavi etmek ve en sonunda semptomların kötüleşmesine yol açan hücre hasarını durdurmak ya da geciktirmek için bir çığır açmaya çalıştıkça, geliştirme ve test etme konusunda birçok umut verici ilaç geliştirilmeye devam etmektedir. Mevcut tedavi seçeneklerini anlamak hastalık ve bakım verenlerle yaşayan bireylerin semptomlarla başa çıkmalarına ve yaşam kalitesini iyileştirmelerine yardımcı olabilir. İlaç dışı yaklaşımlar, egzersiz, müzik, sanat, iletişim ve diğer yaklaşımlar önemlidir. Özellikle de yaşadığımız pandemi döneminde sosyal temas ve ilişkilerin azalması demans adayı ve demans hastaları için riski artırabilmektedir. Özellikle yaşlı bireylerimizin hastalık bulaş önlemleri ile yapılacak özel düzenlemelerle sosyal ilişkilerinin sürdürülebilmesi, egzersiz ve beyin fonksiyonlarını aktif tutacak olanakların sağlanması çok yararlı olacaktır. Nöronların sağlıklı yaşlanabilmesi için vurgulanan yaşam tarzı değişiklikleri önerileri Alzheimer Hastalığı için de vurgulanmaktadır. Bunlar arasında en önemli olanları şunlardır. Doymuş ve trans yağ tüketiminin azaltılması, sebze ve meyve tüketiminin artırılması, doğal besin maddelerinden alınan vitamin E tüketiminin artırılması, vitamin B12 alımının artırılması, multi-vitaminler kullanılıyorsa demir ve bakır gibi ağır metalleri içeren vitamin komplekslerinden kaçınılması, alüminyum içeren ürünlerin ve ilaçların kullanımından kaçınılması ve aerobik egzersizin artırılmasıdır.
Yaşlılık kaçınılmazdır ve yaşlı gruba girmiş olmak bir şanstır ancak, olabildiğince sağlıklı yaşlanmak için sağlıklı yaşam tarzını genç yaştan itibaren başlatmak ve devam ettirmek şarttır.